Gözler açıkken hapşırmakla ilgili bir kent efsanesi bulunuyor. Neyse ki bu yalnızca bir efsane, yani gözler açıkken hapşırınca gözleriniz yuvalarından fırlamıyor. Burun ve gırtlaktaki kanallar, göz gerisinde rastgele bir nokta ile ilişkili değil. Bu yüzden içeride olan basıncın gözlerinize ziyan vermesi üzere bir durum kelam konusu olamaz.
Bununla birlikte, hapşırmanın bilmediğimiz diğer tehlikeleri olduğu da ortaya çıkıyor. Örneğin, bilinmeyen nedenlerle burnunu ve ağzını kapatarak hapşırmayı denemeye karar veren eksiksiz sağlıklı 34 yaşındaki bir adamın başına gelenler, epeyce şaşırtan. Bu formda hapşırdıktan sonra ensesinde bir acı hissettiğini söyleyip hastaneye gelen kişinin, taramadan geçirildikten sonra önemli bir sorunla karşı karşıya olduğu anlaşıldı. Hapşırdıktan sonra, ensesinin ardındaki dokularda yırtılma gerçekleşmişti!
Daha çok künt boyun travması, çok kusma ve ağır öksürüğün neden olduğu yırtılma, havanın retrofaringeal bölgeye sızmasına, ağrıya ve ses kaybına neden oluyor. Baht yapıtı, hastanın kalıcı bir rahatsızlığı bulunmuyor, lakin hekimler yeniden de tedbir olarak beslenme tüpü ve intravenöz antibiyotik verdiler. Daha sonra taburcu edildi, lakin bundan sonra hapşırırken her iki burun deliğini tıkamaması önerildi.
Hastanın raporunda yapılan açıklama şu formda: “Burun deliklerini ve ağzı tıkayarak hapşırmayı durdurmak tehlikeli bir harekettir ve bundan kaçınılmalıdır. Bu, pnömomediastinum, timpanik membranın delinmesi ve hatta beyin anevrizmasının yırtılması üzere çok sayıda komplikasyona yol açabilir.“
