Karaismailoğlu, görüntü konferans sistemiyle katıldığı “13. Milletlerarası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı”ndaki konuşmasında, kelam konusu aktifliğin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle çevrim içi gerçekleşmesinin bilişim bölümünün kabiliyetlerinin test edilmesi manasında da uygun bir pratik olduğunu söyledi.
Alınan hizmetlerin, eğitimin, sıhhatin, finansın çabucak her boyutuyla ve büyük bir süratle dijitalleştiğini belirten Karaismailoğlu, bilginin süratli, kesintisiz ve inançlı akışının artık her alanda işin niteliğini ve randımanını belirlediğini tabir etti.
Karaismailoğlu, Türkiye’nin stratejik açıdan vaktin ötesinde düşünülmüş ve planlanmış adımlarla bugünlere ve geleceğe yönelik hazırlıklarını en yanlışsız biçimde yapan ülke olduğuna işaret ederek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına yaklaşırken ve büyüme amaçlarımızı her geçen gün yükseltirken, 3 ana başlıkta akıllı, verimli ve katma pahalı bir gelişme sağlamamız gerektiğini biliyoruz. Birinci başlığımız lojistik, ikinci başlığımız mobilite, üçüncü başlığımız ise dijitalleşme.” diye konuştu.
Veri bağlantı alanının büyük bir süratle geliştiğini vurgulayan Karaismailoğlu, bunu karşılayacak yatırım ve atakların büyük bir titizlikle sürdürüldüğünü aktardı.
“Fiber sınır uzunluğumuz 404 bin kilometreyi aştı”
Karaismailoğlu, bu yıl salgının tesirleriyle bilişim bölümünün yüzde 15 büyüdüğüne değinerek, şöyle devam etti:
“Sabit ve taşınabilir genişbant internet kullanımında yüzde 50 artış oldu. Ses ve internet trafiklerinde de yüzde 50’ye varan artış yaşandı. Bu sırada fiber sınır uzunluğumuz 404 bin kilometreyi aştı. Sabit geniş bant abone sayımız 15 milyon 300 bini geçti. Sabit altyapılarda fiber abone sayımız 3 milyon 500 bini aştı. 83 milyona ulaşan taşınabilir abone sayısının yüzde 90’dan fazlası, son dört yılda 4.5G hizmetini kullanmaya başladı. Genişbantta abone sayısı 78 milyon 400 bine ulaştı.”
Karaismailoğlu, konferansın bu yılki temasının “Siber Güvenlik ve İnançlı Bilgi Paylaşımı” olarak seçilmesinin yerinde bir tercih olduğuna işaret ederek, “Yaşadığımız pandemi sürecinde, İrtibat Platformu üzerinden Kovid-19 ile ilgili yayımlanan tehdit istihbarat raporunda, 42 ziyanlı yazılım incelemesi ve 569 ziyanlı yazılım bilgisi paylaşılmıştır. 814 ziyanlı dropper ve komuta denetim merkezi engellenmiştir. Pandemi sürecindeki uzaktan çalışma ve erişim nedeniyle uzaktan idare servislerinin taranmasında 17 bin 250 zafiyet noktası tespit edildi ve gerekli tedbirler alındı.” sözlerini kullandı.
Kontrol ünitelerince yapılan takipler sonucunda, 209 düzmece konferans uygulaması tespit edildiğini aktaran Karaismailoğlu, “Türkiye’yi amaç alan ve engellenen siber atakların sayısı 2018’de 73 bin iken, 2019’da 150 bine çıktı. 2020’de şu ana kadar gerçekleşen ve engellenen atak sayısı 102 bini aştı.” dedi.
Karaismailoğlu, en çok taarruz alan kesimlerin başında elektronik haberleşme, kritik kamu kurumları, bilişim, sanayi, güç ve eğitim olduğuna dikkati çekerek, pandemi periyodunda bilhassa elektronik haberleşme bölümüne yönelik ataklar arttığı bilgisini paylaştı.
Türkiye, siber güvenlik endeksinde 20. sıraya çıktı
Bakanlığa bağlı kuruluşlarla Türkiye’yi siber atak tehditlerinden koruyabilmek için titiz bir çalışma yürüttüklerini vurgulayan Karaismailoğlu, bu kapsamda 2013-2014 ve 2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Aksiyon planlarını hazırladıklarını anlattı.
Karaismailoğlu, 2020-2023 Strateji ve Hareket Planı için kamu kurum ve kuruluşları ile özel dal, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan 67 kurumdan 127 temsilcinin iştirakiyle 19 Şubat’ta “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Hareket Planı Hazırlık Çalıştayı” düzenlediklerini anımsattı.
Yeni periyot ulusal siber güvenlik stratejisine yönelik bilgiler de paylaşan Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
“Stratejimiz, ‘Ülke iktisadını geliştirmek, toplumsal hayatı korumak, ulusal güvenliği sağlamak, ülkemizde inançlı biçimde işleyen bir siber ortama sahip olmak ve siber güvenlikte memleketler arası marka haline gelmek’. Kelam konusu plan dahilinde hedeflerimiz; kritik altyapıların korunması ve direncinin artırılması, ulusal kapasitenin geliştirilmesi, organik siber güvenlik ağının oluşturulması, yeni jenerasyon teknolojilerin güvenliği, siber hatalarla gayret, yerli ve ulusal teknolojilerin geliştirilmesi ve desteklenmesi, siber güvenliğin ulusal güvenliğe entegrasyonu ve memleketler arası iş birliğinin geliştirilmesidir.”
Karaismailoğlu, Bilgi Teknolojileri ve İrtibat Kurumu bünyesinde şubatta hizmete açılan “Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi”nin de çok değerli bir fonksiyonu yerine getirdiğini belirterek, kelam konusu merkezle ülke genelinde siber güvenlik anlayışını geliştirmek ve siber tehditleri önlemek hedefiyle alarm, ihtar ve duyuruların yapılmasının sağlandığını lisana getirdi.
Siber güvenliğin sağlanmasında yerli ve ulusal eserlerin geliştirilmesi ve kullanılmasına öncelik verdiklerinin altını çizen Karaismailoğlu, büsbütün yerli ve ulusal kaynaklarla üretilen “Kasırga, Avcı ve Azad” isimlerindeki siber güvenlik uygulamalarının da son derece başarılı olduğunu söyledi.
Karaismailoğlu, Milletlerarası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Küresel Siber Güvenlik Endeksinde, Türkiye’nin geçen yıl bir evvelki yıla nazaran 23 basamak birden yükselerek, Dünyada 20. sıraya çıktığını belirtti.
