Mikroplastiklerin bedende nasıl bir tesir yarattığı şimdi bilinmiyor. Lakin uzmanlar, bu parçacıkların uzun vadeli ziyanları olabileceğini, anne karnındaki fetüsün gelişmekte olan bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor.
Guardian gazetesinde yer alan haberde, mikroplastiklerin annenin yeme içmesi yahut teneffüsü yoluyla plasentaya ulaştığının iddia edildiği belirtiliyor.
Plastik parçacıkları, olağan hamilelik ve doğum geçiren dört sağlıklı bayanın plasentasında bulundu. Bu parçacıklara, plasentanın hem anne hem de fetüs tarafında, ayrıyeten fetüsün geliştiği zarın içinde de rastlandı.
Bulunan parçacık sayısı ise 12 kadardı. Lakin her plasentanın yalnızca yüzde 4’lük kısmı incelendi. Bu da plasenta toplamının çok daha fazla sayıda mikroplastik içerdiğine işaret ediyor.
Bulunan parçacıkların mavi, kırmızı, turuncu yahut pembe renkli olması, bunların ambalajlardan, boya, kozmetik yahut şahsî bakım eserlerinden kaynaklanabileceğini gösteriyor.
Parçacıkların her birinin 10 mikron büyüklüğünde (0.01 mm) olması, bunların kan sirkülasyonuna da girebilmesi ve kan yoluyla taşınabilmesi manasına geliyor.
Araştırmacılar, bu parçacıkların bebeklerin bedenine da girmiş olabileceğini söylüyor. Lakin bu araştırma yapılmadığı için bunu belirlemek mümkün olmadı.
‘Cyborg bebek’
Roma’daki San Giovanni Calibita Fatebenefratelli hastanesinde araştırmayı yürüten bayan doğum kısmı lideri Antonio Ragusa, bu bulguların anneleri şoke ettiğini söylüyor.
“Sanki cyborg (insan ve robot karışımı sibernetik organizma) bir bebek sahibisiniz; yalnızca insan hücrelerinden oluşmayan, biyolojik ve inorganik özelliklerin karışımı olan bir bebek.”
Araştırmanın sonuçları Environment International mecmuasında yayımlandı. Araştırmacılar, fetüsün gelişmesini destekleyen ve dış dünya ile temasını sağlayan plasentada ziyanlı plastik parçacıklarının bulunmasının büyük telaş kaynağı olduğunu belirtiyor ve mikroplastiklerin bağışıklığı tetikleyen yahut toksik husus salımına yol açarak ziyan veren bir fonksiyon görüp görmediği konusunda daha geniş araştırmalar yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Araştırmacılar, mikroplastiklerin fetüs gelişimini engelleyebileceğini söylüyor. Fakat araştırmaya katılan öbür iki bayanın plasentasında bu parçacıklara rastlanmaması, fizyolojik yapı, diyet yahut hayat usulü farklılıklarının tesirli olabileceğine işaret ediyor.
‘Bebekler doğmadan kirleniyor’
Mikroplastik kirliliği dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaşmış boyutta. Yeme, içme ve soluma yoluyla bu parçacıkların bedenimize girdiği evvelden tespit edilmişti.
Bunların bedene tesiri şimdi bilinmiyor ve bilim insanları, başta bebekler üzerinde olmak üzere bunların en kısa vakitte incelenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Ekim’de yapılan bir araştırmada, bebeklerin plastik mama şişelerinden günde milyonlarca plastik parçacık yuttukları belirlenmişti.
2019’daki bir araştırmada ise hava kirliliğine yol açan parçacıklara anne karnındaki bebeklerin plasentasında rastlanmıştı.
Kimyasallarla ilgili Chem Trust vakfından Elizabeth Salter Green, “Bebekler daha doğmadan kirleniyor. Bu araştırma küçük çaplı olsa da çok büyük tasalara işaret ediyor” dedi.
Daha yeni öbür bir araştırmada ise hamile laboratuvar farelerinin soluduğu çok daha minik nanoplastik parçacıklara, fetüslerin karaciğer, akciğer, kalp, böbrek ve beyin dokularında da rastlandığı görüldü.
