2022’e nasıl başlıyoruz?

Küresel ekonomi için 2021, kısmen “2020 kadar da kötü olamayacağı” varsayımına dayanan bir umut duygusuyla başlıyor. İyimserlik kısmen de koronavirüs pandemisini kontrol etmek için aşıların yaygınlaştırılmasına da dayanıyor. 2021 içinde bir zamanda işlerin yeniden eskisi gibi olabileceğine dair beklentiler ise eskisi kadar iddialı değil artık.

Ancak bu noktaya varıldığında, milyonlarca işi kurtarmak ve dünya çapında yükselen kamu borcundaki yüz milyarlarca dolarlık artışı geri döndürmek için çok geç olacak.

Bölünmüş bir ABD’de başkanlık seçimleri, Çin ile devam eden ticari gerilimler ve Brexit gündemiyle daha hafif tehditlerin gölgelediği bir yıl olarak başlayan 2020, kısa sürede eşi benzeri görülmemiş kilitlenmelerin ortasında herhangi bir ekonomik büyümeyi yaratabilmek için varoluşsal bir çile haline geldi.

Aşılarla beraber 2021 için beklentiler iyileşmişken, COVID-19’un yarattığı yıkıntıya hızlıca bir göz atarak 2021’e nereden başladığımızı hatırlamakta fayda var:

Paradigma Kayboldu

Ekonomik dönüm noktalarından yaklaşık altı ay önce uyarı verme eğiliminde olan OECD’nin Bileşik Öncü Göstergelerine göre, dünyanın gelişmiş ekonomilerindeki toparlanma hızı kriz öncesi seviyelerin altında kalıyor.

Kolay Para

Tüm dünyada, ekonomik politika yapıcılar acil durum moduna geçti. Merkez bankaları, parasal koşulları gevşetmek için faiz oranlarını yeni en düşük seviyelere düşürdü veya sıfırın altındaki ultra gevşek seviyelerde tuttu.

Teşvik Çılgınlığı

Yetkililer ayrıca yeni acil durum programlarını açıkladılar, niceliksel genişleme aşırı hızlandı ve merkez bankaları, tam da hazinelerin krize mali tepkilerini finanse etmek için daha fazla borç vermeye başlamasıyla birlikte, devasa devlet tahvilleri ihraçları başladı.

Borç Dağları

Kilitlenmelerin neden olduğu sonuçları hafifletmek için hükümetlerin eşi görülmemiş harcamaları, dünya çapında kamu borçlanmasını artırdı. Bazı ülkeler için, borç seviyeleri şu anda on yılların en yüksek seviyesinde.

Emek Erimesi

Bütün çabalarına rağmen, hükümetler her işi koruyamadı ve işsizlik oranları yılın başlangıcına kıyasla yükseldi. Turizm ve havayolları gibi bazı sektörlerin uzun vadeli değişimle karşı karşıya kalmasıyla, birçok iş sonsuza dek kaybedilebilir ve bu da uzun vadeli ekonomik yara izi olasılığını artırabilir.

Göçmen Sefaleti

Kriz, eşitsizliği düzeltmek için atılmaya çalışılan adımlara darbe vurdu. Göçmen işçiler, işlerinin çoğu güvencesiz olduğu için zaten ağır bir yük taşıyorlardı.  Pandeminin ön saflarında çalışırken sıklıkla daha büyük sağlık riskleriyle karşı karşıya kaldılar.

Yine de işçi dövizleri beklenenden daha dirençli oldu. ABD’deki göçmenlerden Latin Amerika’daki ailelere yapılan nakit transferleri, yaklaşık olarak 2019 toplamına eşit olacak ve Dünya Bankası’nın Nisan ayındaki düşüş tahmininden çok daha iyi.

Ticaret Başa Çıkıyor

Nisan ayında, uluslararası ticaret akışlarında savaş sonrası dönemin herhangi bir noktasında olduğundan daha derin bir çöküş korkusuna rağmen, 2020’deki düşüş, küresel mali kriz sırasında görülenlere büyük ölçüde benzer oldu. OECD’ye göre, bu kısmen, ticaret yoğunluğunun düşük olduğu hizmetlerdeki tüketici talebindeki keskin düşüşü yansıtıyor.

Biden Etkisi

Joe Biden’ın Kasım’daki seçim zaferi, ABD’nin son dört yılda izlediği “Önce Amerika” politikasını geri çevirirse, ticarete de yardımcı olabilir. Biden’ın olası etkisi Bloomberg Economics’in hesapladığı bir sonuç olan küreselleşmede tam tersine dönüşün ve 2050’ye kadar 31 trilyon dolar kaybın önlenmesine yardımcı olabilir.

Güç kayması

2020’nin tüm aksilikleri için ilerleme en azından bir cephede gerçekleşti. Hem ABD hem de Kanada ilk kez kadın maliye bakanları seçerken, kadınlar ekonomik gücün dizginlerini kullanma konusunda yeni bir çığır açtı. Janet Yellen, 2021’de Hazine Bakanı olarak görevine başlayacak.

Bloomberg