Google’ın Yalan Habere En Çok ‘Destek Verdiği’ Ülke: Türkiye

Gazetecilik alanındaki en prestijli ödül Plutzer’i kazanan ilk internet haber kuruluşu ProPublica, yanlış bilginin yayılımı açısından Google’ı mercek altına aldı. Türkiye’deki internet kullanıcılarına pek da şaşırtıcı gelmeyecek sonuçlara göre Google, “yanlış bilgi yaymanın kârlı bir işe dönüşmesine” katkı sağlıyor.

Haber ve bilgi doğrulama platformu Teyit.org tarafından özetlenen araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de durum daha vahim. 

‘Yanlış bilgi verirken Google reklamlarından para kazanan yayıncı’ oranı en yüksek ülke Türkiye oldu: Peki bu ne anlama geliyor?

Google tarafından kişiselleştirilen reklamlar, çoğu internet sitesinin ana gelir kaynakları arasında yer alıyor. Bu satırlatı okuduğunuz sayfada da görebileceğini Google reklamları, aynı zamanda dünya internet ekosistemindeki para akışını sağlayan devasa bir makro ekonomik etkiye sahip. ProPublica’nın araştırmasına göre İngilizce dışında yayın yapan ve bu yayınlarla yanlış bilgi yayan sitelerdeki Google reklamlarının oranı %30 ila %90 arasında değişiyor. 

ProPublica’nın araştırmasında da yer verilen Teyit.org’un verilerine göre Türkiye’de yanlış bilgi yaydığı tespit edilen 50 internet sitesinin 45’inde Google reklamları yer alıyor. Bu da %90’lık bir oranla Türkiye’yi, internette yanlış bilgi yayılımı konusunda zirveye taşıyor. Türkiye’den sonra listede %87’lik oranla Hırvatistan, Sırbistan ve Bosna Hersek; %80 ile Brezilya, %44 ile İspanya, %38 ile Latin Amerika, %30 ile Almanca konuşulan ülkeler yer alıyor.

Türkiye’de dezenformasyon para kazandırıyor: Google, mevcut tabloya ve tüm çağrılara rağmen harekete geçmiyor…

Datareportal’ın araştırması ve Teyit.org’un açıklamasına göre Türkçe, internette en çok içerik üretilen diller arasında dördüncü sırada. Buna rağmen yalan haber ve yanlış bilgilerin yayılımını azaltmak için Google’dan somut bir adım görülmüyor. 

Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü’nün başkan yardımcısı ve araştırmacı gazeteci Emre Kızılkaya ise Teyit’e yaptığı açıklamada Türkiye’de dezenformasyonun para kazandırdığını, propagandaların işe yaradığını vurguluyor.

Editör notu: Sosyal Medya Yasası buna bir çözüm getirir mi? 

Kullanıcılar tarafından her ne kadar “Başıma bir şey gelir mi?” gibi bireysel çıkarımlar yapılsa ve “hukuki açıdan muğlak olduğu” eleştirileri alsa da -kağıt üzerindeki haliyle- Sosyal Medya Yasası; internette doğru bilginin yayılmasını sağlama amacı taşıyor. Kendisini haber vermekle yükümlü gören kişilerin ve internet sitelerinin ilk kez bir basın kuruluşu olarak tanındığı bu yasa, aynı zamanda bu kişi ve kuruluşların olası yalan haberlerine karşı alınan bir önlem olarak görülebilir.

Nitekim yasanın uygulama aşamasına ilişkin soru işaretleri var, zira “hangi bilginin kime ve neye göre doğru ya da yanlış olarak nitelendirileceği” konusu net olarak tanımlanamıyor. Yine de yasada yalan haber yayan kişi, kurum ve bu bilginin yayılmasına olanak tanıyan platformlara yönelik reklam engelleme ve bant genişliği daraltma yaptırımları yer alıyor. Ancak Google reklamları ile para kazanan yanlış bilgi yayıncılarının Türkiye’de %90 gibi astoronomik bir orana ulaşması, olası bir reklam engelleme veya bant genişliği daraltma cezasının Türkiye’deki internet ekonomisine ciddi zarar vereceğini gösteriyor. Kısaca ülkemizdeki karar vericiler, koca bir sektörün içine işlemiş yanlış bilgi ekonomisiyle karşı karşıyalar. 

Son olarak Google’un 2021 yılında Türkiye ekonomisine yaptığı 476 milyar TL’lik katkının 193 milyar TL’sinin reklam araçları ile sağlandığını belirtelim.